Sadece Senin ve Benim Değil, Karbonsuz Gelecek İçin Herkesin Çabasına İhtiyaç Var.
İnsanlığın gördüğü en büyük problem olan iklim krizi ile ilgili artık hareket geçme zamanı. Uzun yıllar, iklim değişikliği ile mücadele ve döngüsel ekonomiye geçiş konularında topluma katkı sunmak isteyen ÇEVKO'nun Genel Sekreteri Mete İmer'le Karbonsuz Geleceği konuştuk.
Atıkları kaynağında toplayıp, sürdürülebilir bir geri kazanım modelinin kurulması, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması alanlarında faaliyet gösteren ÇEVKO, son dönemde ‘iklim değişikliği ile savaşım’ ve ‘döngüsel ekonomiye geçiş’ konularına öncülük ediyor. 2003 yılından itibaren ÇEVKO’nun faaliyetlerinde yer alan ÇEVKO Genel Sekreteri Mete İmer Bey ile karbonsuz gelecek hakkında konuştuk. Keyiflli okumalar…
İlk defa duyanlar için ÇEVKO’yu nasıl tanımlarsınız?
Kar amacı gütmeyen vakıf olarak toplumun dönüşümüne katkı sunan, bu dönüşümü bilimsel verilerle destekleyen, birlikte çalışmalar yaptığı paydaşlarla ilerleyen sivil toplum gücü olarak tanımlayabilirim. İlk odaklandığımız alan geri dönüşüm konusudur. Özellikle tüketim sonrası oluşan değerlendirilebilir atıkları, geri dönüşüm proseslerinden geçirerek, doğaya bir etkisi olmadan tekrar kullanılabilecek forma kavuşturmak istiyoruz. Geri dönüşüm, toplumu oluşturan tüm paydaşların aktif rol aldığı bir süreçtir. Özellikle sanayi kuruluşları, belediyeler, kamu kuruluşları, sivil toplum ve bireyler geri dönüşüm sürecinde rol alıyorlar. ÇEVKO olarak kolektif bir anlayışla hareket edecek süreçlerin tasarımında yer alıyoruz. Toplumun dönüşümüne katkı sunmak istiyoruz.
ÇEVKO, topluma hangi katma değerleri sunuyor?
Tabii ki, yaratmak istediğimiz ilk katma değer; toplumun geniş kesimlerinde geri dönüşüm konusunda bir bilinç oluşturmaktır. Kolay bir süreç değil, toplumdaki bu bilinci oluşturmak fakat ÇEVKO olarak bugüne kadar sergilediğimiz çalışmalarla belli bir yol aldığımızı düşünüyorum. Bundan sonra da bilinç seviyesini arttırarak devam etmeliyiz. Böylelikle uygar bir yaşamın temellerini atmış ve bireylerin alışkanlıklarını değiştirmiş oluruz. Geçmişte yaşanan örneklere bakıldığında geri dönüşüm konusuna yeteri kadar önem verildiğinde başarılı sonuçların alındığı görülmüştür. Yine geri dönüşümün ekonomik olarak hem bireylere hem de kurumlara katkısı büyüktür. Doğru bir süreç tasarımı ile her yıl gereksiz yapılan harcamaların önüne geçilmiş olur. ÇEVKO Vakfı olarak bu tip faydaların altını çizmek istiyoruz. Sanayinin de bu süreçleri sahiplenmesi gerekir. Kendi iç süreçlerinin bir parçası olarak düşünmeli ve özümsemelidir. ÇEVKO, sanayiye bu süreçte destek olmaya devam edecektir.
Toplumun dönüşümüne öncülük etmek isteyen ÇEVKO’nun ajandasına neler var?
En başta söylediğim gibi ÇEVKO’nun sağladığı en büyük katma değer toplumsal farkındalığın artmasını sağlamak olacaktır. Artık, iklim krizi bir olgudur ve önümüzde durmaktadır. İklim krizinin oluşturduğu bu geçiş sürecini, birey olarak algılamamız gerekiyor. Tabii ki hızlı şekilde harekete geçmeliyiz. ÇEVKO olarak belirli günlerde yaptığımız etkinliklerle toplumsal farkındalığın artmasını amaçlıyor, diğer taraftan kamuoyu oluşturarak karar vericiler üzerinde etki yaratmak istiyoruz. Yapılan bir araştırmaya göre gençler, iklim konusunda çok endişeli ve bu endişelerini gidermek için harekete geçilmesi gerektiğine inanıyorlar. Gençlerin de bulunduğu etkinlikler planlıyoruz. Son birkaç etkinliğimizden bahsetmek isterim; üyelerimizden P&G firmasının çalışanlarıyla deniz temizliği ve ağaç dikimi yaptık, PepsiCo firması ile atıkları toplayıp, geri dönüştürülebilir malzemeler haline getirdik.
Eğitim konusu ÇEVKO için çok önemli. Yaklaşık 31 yıldır, çocuklara yönelik bir eğitim programı uyguluyoruz. Geri dönüşüm konusunda kitaplar hazırladık ve dağıtımını yaptık. Eğiticilerin eğitimi modeliyle, daha çok öğrenciye ulaşmak istiyoruz. Geri dönüşüm konusunda eğitici videolar hazırladık. Pandemi döneminde TRT EBA TV’de yayımlandı bu videolar. Üniversite öğrencilerinin geri dönüşüm konusunda aksiyonlarını ödüllendireceğimiz yeni bir süreç tasarlandı. Bu kapsamda geçtiğimiz yıl ilki vermeye başladığımız Yeşil Nokta Öğrenci Ödülleri’ni önümüzdeki yıl da vereceğiz.
Bildiğiniz gibi 5 yıl bir aradan sonra Paris İklim Anlaşması’nı Meclisimizden geçirerek yürürlüğe soktuk. Bu anlaşmanın tasarladığı süreçler var, kamu otoritesinin yapması gerekenler var ve kişisel olarak bizim yapmamız gerekenler var. Sözün özü, daha hızlı sonuç almak için ulusal bir kampanya haline getirip, toplumun gündemine sokmalıyız. İklim krizinden çıkış çok zor. Buradan çıkış için toplumun bir şekilde hareket etmesine ihtiyaç var.
Türkiye’nin Karbonsuz Gelecek Çalışmalarını Nasıl Buluyorsunuz?
Karbonsuz Gelecek için pek çok adım atıldı Türkiye’de fakat daha iyi yerde olabilirdik. Türkiye olarak Paris İklim Anlaşması’na 5 yıl gecikmeyle dahil olduk. Elde ettiğimiz deneyimler sonucunda bazı eylemeler öne çıktı. Karbonsuz Gelecek için aşağıdaki adımları hızlıca atmak gerekiyor:
• 2053 Karbon Nötr hedefimizi, bilimsel verilerle destekleyerek, Birleşmiş Milletler’e sunduğumuz ulusal katkı beyanımızı güncellemeliyiz.
• İklimle ilgili gerekli yasal düzenlemelerin yapmalı ve yürürlüğe sokmalıyız.
• Emisyon Ticaret Sistemi ve/veya vergi yolu ile karbon salımına sınır ve bedel getirmeliyiz.
• Enerji üretiminde kömürün kullanılmasına son verecek bir plan hazırlamalıyız.
• Binalarda, sanayide, ulaşımda enerji verimliliğini arttırmalı, yenilenebilir enerjiye geçişi daha iddialı hale getirmeliyiz.
• Enerji sektörü ve sanayiden kaynaklanan salımların yanında ulaşım, binalar, tarım ve atıklardan çıkan salımları da azaltmalıyız.
• Bütün bunları gerçekleştirmek için çok ciddi finansal kaynak yaratmalıyız.
• İklim krizine karşı toplumsal farkındalığı arttırmak için ulusal kampanya başlatmalı ve sürdürmeliyiz.
2030 ve 2050 Hedeflerini gerçekçi buluyor musunuz?
Avrupa Birliği’nin belirlediği, 2030’da sera gazı salımlarını 1990 yılına göre %55 azaltma ve 2050 yılında karbon nötr kıta olma hedefiyle ilgili olarak iyimserim. Tabii ki Rusya-Ukrayna savaşı ve dünyadaki ekonomik kriz bu hedefe ulaşılmasını sekteye uğratabilir. Fakat Avrupa Birliği’nin kararlı duruşu bu hedeflerin ulaşılmasını sağlayacaktır. Hepimiz iyimser olup, üzerimize düşeni yapmalıyız. İklim krizi, insanoğlunun en büyük sınavı. Eğer bu sınavdan başarıyla çıkarsak, gelecek kuşaklar günümüze benzeyen doğal şartlarda yaşayacaklar. Ancak bu sınavı geçemezsek, insanoğlunun ve dünya ekosisteminin geleceği karanlık; insanın neden olduğu bu sorunun çok olumsuz ekolojik sonuçları olacaktır. İklim krizinin nedeni belli, nasıl çözüleceği de anlaşıldı. Sadece senin ve benim değil, karbonsuz gelecek için herkesin çabasına ihtiyaç var.
ÇEVKO, Yeşil Nokta sürecini nasıl yönetiyor?
Yeşil Nokta, ilk olarak 1991 yılında Almanya’da ortaya çıkan bir simgedir. Ambalajında Yeşil Nokta olan ürünü piyasaya süren şirket, çevre konusunda yasal yükümlülüğünü yerine getirmiş ve geri dönüşüm sistemine maddi katkı sağlamıştır. Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu’nun bir göstergesi olan Yeşil Nokta’yı 2003’ten beri Türkiye’de ÇEVKO Vakfı temsil ediyor. ÇEVKO olarak, yasal yükümlülüklerinin ötesinde çevrenin korunmasına katkı sunan firmalara Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri veriyoruz. Bu yılki ödüller ÇEVKO’nun 31. yaş günü olan 1 Kasım’da sahiplerini bulacak. Bunun yanında, çevre ve geri dönüşüm konusunda yaptıkları yayınları dikkate alarak Yeşil Nokta Basın Ödülleri ve üniversite öğrencilerine yönelik olarak Yeşil Nokta Öğrenci Ödülleri de veriyoruz.
ÇEVKO Genel Sekreteri görevini yapmakta Mete İmer’in motivasyonu nedir?
2003 yılından itibaren ÇEVKO’da göre alıyorum. Esasında mühendislik kökenliyim ve yüksek lisansımı fosil yakıtlardan elde edilen enerji süreçleri konusunda yaptım. Geçen sürede yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımın gelecek kuşaklar için ne kadar değerli olduğu ortaya çıktı. ÇEVKO’da geçirdiğim 19 yılda hep yeni bilgiler edindim. Toplumun dönüşümüne katkı sundum. Devlet kurumları, belediyeler, şirketler, basın gibi paydaşlarla bir araya gelerek toplumun sorunlarına çözüm bulmaya çalıştık. Son olarak sivil toplumun artan bir önemi olduğuna ve toplumu etkileyen bir güç olduğuna inanıyorum. ÇEVKO gibi kar amacı gütmeyen değerli bir girişimin içinde yer almak bana mutluluk veriyor.
Röportaj: Volkan ARGIN