Yakın Bir Gelecekte Trilyon Dolarlık Bir Pazar Haline Gelecek Bu Yeni Nesil Yatırım Felsefesi
Sürdürülebilirlik aksiyonları ile dünyamız günden güne değişiyor. Yaşam alanlarına bu aksiyonların sosyal ve çevresel etkisini anlamak çok önemli bir konu haline geldi. Mekan Platformu Kurucu Başkanı Dr. Onur İlhan ile etki yatırımlarının geleceğini konuştuk.
20 sene sonra çevremiz nasıl olacak diye düşündük mü hiç ? Sürdürülebilirlikle beraber dünyamızın kaynağını daha akıllıca ve insaflı harcayabileceğimiz bir gelecek bizi bekliyor. Attığımız adımların sosyal ve çevresel etkileri olacak. Gelecek dünyada büyük bir yatırım dünyasına dönecek, Etki Yatırımcılığını Dr. Onur İlhan ile konuştuk;
İlk defa tanışanlar için Dr. Onur İlhan kimdir?
14 yılda küresel ölçekte yaklaşık 2 milyon metrekare inşaat alanı geliştirmenin yanında, Ankara Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Danışma Kurulu Üyesi olarak da gelecek nesillere hizmet etmekteyim. Türkiye’de etki yatırımcılığı kavramının yerleşmesi için geçtiğimiz dört yılda çok yoğun çabalarımız oldu. Sivil toplumda yürüttüğümüz çalışmalarda beni en çok gururlandıran da geçtiğimiz aylarda 42 kurumsal partneriyle mekânsal etki yatırımlarının bölgesel fikir, uygulama, yatırım ve yönetim merkezi olarak hayata geçirdiğimiz MEKAN Platformu’nun Kurucu Başkanı olmaktır.
Mekansal etki yatırımlarının önemi nedir?
Mekansal etki yatırımları, hedef coğrafya, tema ve nihai faydalanıcılara odaklanır ve pozitif, ölçümlenebilir sosyal ve çevresel etki oluşturarak finansal getiri elde etmeyi amaçlar. Yakın bir gelecekte trilyon dolarlık bir pazar haline gelecek bu yeni nesil yatırım felsefesi, Türkiye’nin doğal afetlere karşı dayanıklı bir geleceğe sahip olması, kentsel ve kırsal alanlarda eşitlikçi ve sürdürülebilir kalkınma odağına geçmesi, insana yakışır bir yapılı çevreye, sosyal ve ekonomik imkanlara erişmesi ve akıllı şehir teknolojilerini benimsemesi için bir dönüm noktası olacaktır.
MEKAN Platformu’nu kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Şu an neler yapıyorsunuz? Gelecek hedefleriniz nelerdir?
Günümüzde sosyal ve çevresel etkinin önündeki en büyük sorunlardan biri nitelikli partnerlere ve sermayeye erişimdir. MEKAN Platformu, bu boşluğu doldurmak için hayata geçirildi. Sosyal ve çevresel etki odağındaki proje ve girişimleri ulusal ve uluslararası bir partner ve yatırımcı ağıyla buluşturmak birinci önceliğimiz. Bunu destekleyecek şekilde akıllı ve dayanıklı şehir teknolojilerine odaklanan bir kümelenme merkezi kurmak ve paydaşların farkındalık ve yetkinliklerini artıracak faaliyetlerde bulunmak da çok önemli. Bizleri en çok heyecanlandıran girişimimiz ise, gayrimenkul geliştiricilerine, gayrimenkul yatırım fonları ve ortaklıklarına web tabanlı ve ücretsiz bir şekilde sunacağımız sertifika sistemimiz REG-Delta’dır. Böylece pozitif sosyal ve çevresel etki odağına sahip olmak için büyük danışmanlık bütçeleriyle, bürokrasi ve teknik açmazlarla karşılaşılmasına gerek olmadığını gösterme fırsatımız olacak.
Türkiye, Sürdürülebilirlik kentleşme anlamında ne durumda? Neler yapmalı?
Ülkemizde bireysel ve proje bazlı pek çok başarılı işe imza atılmaktadır. Eksik olan, ülke sathında işbirliği, koordinasyon, kapsayıcı strateji geliştirme ve aksiyondur. Bu mümkün olduğunda süreç çok daha verimli ve ölçekli ilerleyecektir. Ancak çok vaktimiz yok. Bir doğal afet ülkesiyiz. Ayrıca kırsal ve kentsel alanlarda pek çok sosyal ve ekonomik güçlükle de mücadele etmekteyiz. Dolayısıyla MEKAN Platformu hem alan bazlı sürdürülebilir kentleşmeye geçişte hem de bu meyanda ortaya konacak projelerin doğru partnerlere ve sermaye kaynaklarına ulaşmasında anahtar bir rol üstlenmeyi görev edindi. Burada yerel gerçekliklere saygılı, makul ve özgün çözümler geliştirilmesi için de ilgili paydaşlarla temas halindeyiz.
Şehircilik anlamında ne gibi regülasyonlara ihtiyaç var? Dünyadaki örnekler nelerdir?
Şeffaf, doğru ve somut verilere dayanacak şekilde etki ölçümü, yönetimi ve raporlaması için getirilecek her türlü mevzuatı destekleyeceğimizi belirtmeliyiz. 2020’de halka açık şirketlerin Sürdürülebilirlik İlkeleri Uyum Çerçevesine geçmesini takiben, bu yılın ilk günü de TFRS S1 ve S2 yürürlüğe girdi. Her geçen yıl daha fazla kurum, kapsamı mütemadiyen genişleyen bu raporlama sürecine dahil oluyor. Yapılı çevrenin ana paydaşları açısından da en kritik adımın bu olduğu kanaatindeyiz. Raporlamanın bürokratik ve prosedürel bir baş ağrısı olarak görülmesini istemiyorsak, bu alanda teşvikler sunmak en doğru yöntem olacaktır. Dünyanın geri kalanında da katma değer bu şekilde ortaya çıkmaktadır. Sermaye piyasalarına yoğunlaşmak, bu yolla etki odaklı gayrimenkul yatırım fon ve ortaklıklarına emeklilik fonları gibi büyük havuzlardan kaynak aktarımının ve kamunun çapa yatırımcı olarak destek vermesinin önünü açmak büyük bir momentum oluşturacaktır. Burada piyasa beklentilerini yakalayan hatta geçen geri dönüş oranları bulunduğunu ve salt finansal bir perspektiften bakıldığında dahi karşımızda büyük bir potansiyel olduğunu ayrıca belirtmeliyiz.
Karbonsuz Gelecek, hakikaten gelecek mi?
Açıkçası karbonu çağdaş ekonomilerden ve yaşam tarzlarımızdan tamamen çıkarmak çok gerçekçi bir hedef değil. Karşımızda duran somut sorun, “karbon denkleştirme” adı altında dünyaya verdiğimiz zararı uluslararası emtia piyasalarında gidermeye çalışmamız. Sınırlı ve hayati özellikteki doğal kaynakların kaybını veyahut iklim krizinin yıkıcı etkilerini, beşeri kaynaklarla denkleştirme çabası, gerçek risklere makul çözümler getirmemizi geciktiriyor. Ayrıca çevresel bir negatif etkinin, puanlama bazlı yaklaşımlarda yönetişim alanında atılan pozitif bir adımla veyahut kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle denkleştirilmesi ve geçer not alınması da benzer sorunlar doğuruyor. Buna istinaden REG-Delta sertifika sistemimiz, her bir sacayağında ayrı ayrı asgari koşulların teminini savunduğu gibi “habitat takası” kavramına da merkezi bir rol veriyor. Bu kavram, henüz yapılaşmamış alanlarda gayrimenkul geliştirmeyi kısıtlamanın yanı sıra, yapılaşan alan karşılığı başka bir yerde gerçek doğal alanlar oluşturulmasını da savunuyor. Sonraki seviyede, REG-Delta’da yüksek puan alan kurumların, eksikliklerini bazı devşirme yöntemlerle “sıfıra” çekmeye çalışmaktansa, nasıl asli işlerinde ve karlı projelerinde pozitif sosyal ve çevresel etki oluşturabildiklerini herkese göstermeyi amaçlıyoruz.
Onur İlhan, çocukken hangi gelecek hayalleri kurdu? Hangileri gerçekleşti?
Çok büyük projelerin içerisinde yer almak, erken yaşlardan itibaren zihnimde yer etmiştir. Özel sektörde bu hayalimi gerçekleştirme fırsatı buldum. Ancak aradan geçen zamanda, bu projelerin sadece alan ya da ekonomik hacim olarak değil, pozitif sosyal ve çevresel etki açısından da büyük olması gerektiğine dair inancım perçinlendi. Baba olmak da insan ömrünün ötesinde bir sorumluluk getiriyor açıkçası. Çocuklarımızın ancak toplum ve doğa için yaptığımız çalışmalarla gurur duyacakları bir geleceğe doğru ilerliyoruz.
Etiket
Sürdürülebilirlik